Güneş arabaları halihazırda var ve görmek için en iyi yer her iki yılda bir Avustralya’da düzenlenen World Solar Challenge yarışı. Bu yarışta katılımcılar, yalnızca güneş enerjisini kullanarak ülkenin kuzey kıyısındaki Darwin’den güney kıyısındaki Adelaide’e yaklaşık üç bin kilometre yol kat etmek zorunda. Bu araçların çoğu, eğlence parkı araçlarına veya bilim kurgu filmlerindeki araçlara benzeyebilir. Bu, güneş arabalarının neden henüz günlük kullanım için bir seçenek olmadığını biraz açıklıyor.

Güneş ışığının bir yüzeye düşen miktarı nispeten düşük ve mevcut güneş panellerinin verimliliği ortalama %20. Tipik bir tam boyutlu araba, güneş panelleriyle kaplandığında yaklaşık 684 watt kullanışlı enerji üretebilir. Buna karşılık, bir elektrikli aracın saatte 100 kilometre hızla gitmesi için yaklaşık 20.000 watt’a ihtiyacı var. World Solar Challenge’a katılan araçlar, mümkün olduğunca çok güneş ışığı toplayabilmek için yatay yüzey alanını en üst düzeye çıkaran tasarımlara sahip. Ancak bu modellerin çoğu, sadece bir sürücü için alan sağlarken, normal yolcu araçları kadar pencereleri veya iç mekânları sunamıyor.

Güneş arabalarının yeterli güneş ışığını toplaması, coğrafi konum, gün ışığı saatleri ve hava koşulları gibi faktörlere bağlı kalıyor. Ekvatordaki bölgeler yıl boyunca tutarlı güneş ışığı alırken, kutuplara yakın bölgelerde güneş enerjisi toplamak daha zor oluyor. Güneş enerjili araçların bulutlu veya yağmurlu günlerde yeterli enerji toplaması oldukça zor ve geceleri çalışabilmesi için gündüz toplanan enerjiyi bir bataryada depolaması gerekir. Araştırmacılar, daha verimli güneş panelleri ve uygun tasarımlar geliştirerek, günlük kullanıma uygun güneş arabaları tasarlamaya çalışıyor. Şu anda, güneş arabalarına en yakın seçenek, evde veya bir şarj istasyonunda şarj edilen elektrikli araçlar. Bu araçlara enerji sağlayan kaynakların önemli bir kısmı güneş panelleri, rüzgâr türbinleri, hidroelektrik barajları veya diğer yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor.